Somut Hizmetin Dayanılmaz Hafifliği
SOMUT HİZMETİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
Cevdet Yılmaz (Mali Müşavir-Denetçi)
ylmzcvdt@gmail.com
‘Paternalist devlet’ yani ‘baba devlet’ mantığında, devlet halkı için en doğru olana karar verici konumundadır. Yine aynı mantık içinde, devletin sunması gereken mal ve hizmetlerden hangisinin daha yararlı olduğuna yine devlet karar verir. Böylece hem bireye hem de topluma faydası olan mal ve hizmetleri bireyden yoksun bırakmaz. Aksi halde, faydası bireye ve topluma yüksek olan mal ve hizmetlere yeterli ilgi ya da sorumlulukla yaklaşılmayacaktır. Bir örnekle açıklayacak olursak, zorunlu olmayan bir sosyal güvenlik sisteminde toplumdaki bireylerin hemen hemen hepsi 30-40 yıl sonra daha çok hastalanacağını ya da fiziksel kuvvetinin bir işte çalışma için yetersiz kalacağını ve gelir elde edemeyeceğini umursamaz, önlem almaz. Nitekim, sigorta primlerini kendi yatıranların prim ödemelerini ihmal ettiğini, ancak hastalık gibi acil durumlarda bu prim borçlarının ödendiğini gözlemlemek mümkün.
Bu konuyu daha detaylandırıp örneklendirebiliriz fakat asıl konumuz, ‘somut hizmetlerin albenisi’ olduğundan bu kadar bilgiyle yetinelim. Literatürün farklı alanlarında somut hizmet kavramı vardır elbet fakat bizim burada somut hizmetten kastımız hizmetin gündelik hayatta gözle görülür bir şekilde karşımıza çıkmasından ya da faydası toplum tarafından doğrudan ve net olarak hissedilen ve birçok zaman sonucunda fiziki bir varlık ortaya çıkaran hizmetlerden ibaret. Bunlara örnek olarak bir belediyenin fabrika kurması ve ürünlerinin satılması, asfalt dökmesi, herhangi bir yerin boyama-süsleme işlemlerinin yapılması, orta refüj bakımı ve süslemeleri vb. sayılabilir. Bu hizmetler ve bu hizmetlerin sunumlarının sonuçları somut bir şekilde yansır hayatımıza. Yeni yapılan köprünün hem varlığını olumlu karşılarız hem de eve varışımız için hayatımızı kolaylamasına memnun oluruz ya da orta refüj süslemelerini net bir şekilde görür yerel yönetimlerin iyi çalıştığına kanaat getiririz. Sonuç olarak bunun yansıması olarak da oy veririz.
Oysa halkın nezdinde ve hafızasında soyut kalan hizmetleri yapmak her ne kadar görülmeyen olumlu bir etki yaratsa da, bu hizmetler oy kazanma anlamında somut hizmetlere oranla oldukça zayıf kalır. Daha açık bir ifadeyle, siz asfaltı kötü (yamalı, yıpranmış) bırakıp, ilgili kaynağı öğrenci bursuna, huzurevlerine, kadın sığınma evlerine v.b. ayırırsanız şüphesiz ki alacağınız oy burs vermek yerine asfalt dökmeyi tercih edeceğiniz oydan düşük olacaktır. Oy ticareti haline gelen bu hal, bir nevi alış-veriş halini alarak sizi somut hizmetler vererek memnun etme karşılığı oy alma halinde devam edecektir.
Meseleye konunun başında bahsettiğimiz ‘baba devlet’ anlayışıyla yaklaşırsak; bir yerel yönetim atık su tesisi yaparak aslında bank yapmaktan, asfalt yapmaktan, kaldırımları tekrar tekrar söküp yapmaktan daha önemli bir iş yapmış olacaktır. Fakat bu biraz kendi ayağına sıkmak olur. Toplum oy verirken kaldırımların değiştirilmesine hayıflansa da atık su tesisini somut bir şekilde sürekli görmediğinden o hizmeti hiç yapmamış gibi tercihte bulunabilir. Hatta faydasını fark etse dahi muhtemelen yaptığınız icraatlar arasında saymayacaktır. Dolayısıyla toplum nezdinde sadece battı çıktı, kaldırım yenilenmesi, otobüs duraklarının yenilenmesi gibi somut işler yaparak oy almak hem daha kolay hem de daha olanaklı olacaktır. İşte somut hizmetin dayanılmaz hafifliği de buradan gelmektedir.
Cevdet Yılmaz (Mali Müşavir-Denetçi) – ylmzcvdt@gmail.com