Yunanistan Neye Hayır Dedi?
(Görsel kaynağı: inovatifhaber.com)
YUNANİSTAN NEYE HAYIR DEDİ?
Pazar günü Yunanistan’da halk oylaması (referandum) gerçekleşti ve Yunan halkı IMF ile Avrupa grubunun (Avrupa Merkez Bankası ve alacaklı Avrupa ülkeleri) dayattığı ve 25 Haziran’da yapılan toplantıda son seçenek olarak sunulan taslağın kemer sıkma politikalarına hayır dedi. Başka bir deyişle, mevcut programın tamamlanması ve gerekli reformların bulunduğu birinci metin ile borcun sürdürebilirliği üzerine sunulan bu taslağın kabul edilmesini isteyenler evet, istemeyenler ise hayır oyu kullandı.
Turizm açısından önemli olan Ege adalarındaki ve temel ürünlerdeki KDV’nin yükseltilmesi, Emekli ve kamu çalışanlarının maaşlarının kesintiye uğraması gibi önerileri de içeren paket 17 Haziran’da Çipras tarafından “küçük düşürücü” olarak nitelendirilmişti. 5 yıldır krizin faturasını yüklenen kesimin daha fazla üzerine gidilmemesi gerektiğini ve söz konusu önerilerin krizden çıkış yolu olmadığını düşünen Çipras’a destek Atina’nın Sintagma Meydanında toplanan Yunanlılardan geldi.
Pazarlıkların süregeldiği bu noktada, referandum Çipras için de ayrı bir önem taşıyordu. Referandumdan hayır çıktığı takdirde Syriza’nın kredi verenlere karşı elinin güçlendireceği gerçeği, Avrupa ve IMF tarafından görülerek; referandum avrodan çıkışı hatta birlikten çıkışı oyluyor algısını yaratan bir hamleyle karşılık gördü. Seçimin son dönemecinde ve seçim akşamı Çipras tarafından yapılan açıklamalarda ise bu seçimin birlikle bir yol ayrımı olmadığının altı çizildi.
Çipras’ın seçim sonuçlarının netleştiği saatlerde yaptığı açıklamaya da bakacak olursak iki temel unsur dikkati çekiyor. Birincisi, hükümetin açıklamaları paralelinde seçim sonucunun bir yol ayrımı olmadığı. İkincisi ise sonuçların Yunan halkının nasıl bir Avrupa istediğine yönelik sonuç doğduğudur. Özellikle, nasıl bir Avrupa istendiği konusu, yükselen söylemin (Avrupa Birliğinden çıkma eğilimi ) aksine Avrupa’yı sahiplenip Avrupa kreditörlerinin (borç verenlerin) ve Avrupa merkez bankasının politikalarının reddine yönelik bir mesaj içeriyor. Çipras, Avrupa’ya evet, onur kırıcı politikalara hayır diyor. Referandum sonrası yaptığı konuşmanın ilgili kısmında Çipras bu mesajı net bir şekilde dile getiriyor;
“…Bugünkü referandumda yenilenler ve yenenler yok. Borcumuz bu krizin atlatılması için elinden gelen her şeyi yapmaktır. Bana verilen talimat AB ile iplerin kopması anlamına gelmiyor. Bu talimatı zaman kaybetmeksizin yerine getireceğim.
Bugünkü referandumda Yunanistan halkı ülkenin Euro Bölgesi içerisinde kalıp kalmamasını oylamadı. Yunanistan halkı hangi Avrupa’yı talep ettiğini deklare etti…”
30 Haziran itibariyle IMF’ye 1,6 milyar avroluk borç taksidini ödemeyip temerrüde düşen Yunanistan halkının bu kararı, 20 Temmuz’da Avrupa Merkez Bankasına olan 3,5 milyar avroluk borcun da ödenmeyeceği gerçeğini gösteriyor. Bu anlamda Yunanistan’ın Yunan-isyan duruma geldiği, kapıda alacaklıların sıralandığı süreçte Syriza hükümetinin pazarlık edebilme konusunda eli daha kuvvetli bir şekilde görüşmelere katılacağını açık. Öyle ki seçimden 24 saat geçmeden Çipras’ın çağrısı ve Prokopis Pavlopoulos başkanlığında bir araya gelen ‘Ulusal Birlik! Koalisyonu (Syriza, ANEL, PASOK, Potami ve Yeni Demokrasi), kreditörlerle yapılacak müzakerelerde Çipras’a tam destek vereceğini ilan etti. Yunan halkının verdiği mesaj bir kenara, süreç içinde ‘hayır’ ın troyka tarafından politikaların kabulü sonucu ‘evet’ e dönüşüp dönüşmeyeceğini hep beraber göreceğiz.
Son olarak, referandumdan çıkan ‘hayır’ ın bilhassa kısa vadede ortaya çıkaracağı ekonomik ve siyasi sonuçlara da kısaca değinecek olursak; Öncelikle Yunanistan’ın borcunun olduğu Almanya, Fransa ve Hollanda gibi ülkelerden siyasi ve ekonomik hamleler gelecek. Söz konusu ülkeler ya da troyka her ne kadar işlerin bu noktaya geleceğinin üzerinde durmasa da referandumdan çıkan sonucu hızlı okuyup, alternatifler sunacaktır. Yunan hükümeti ise çıkan sonuçtan memnun olsa dahi son 5 yıldır krizin yükünü çeken halka ek yükler getirmemeyi de göz ardı etmeyecektir. İç piyasalarda belirsizlik durumu devam ederken, Euro bölgesindeki gelişmekte olan ülkelerin yatırım araçlarından kaçış olabileceği gibi, göreceli olarak gelişmiş ülkelerin ve istikrarlı piyasalarına kaçış söz konusu olacaktır. Ekonomide kıtlık olması durumunda ise, stokçuluk (fiyat oynamalarından aşırı kar beklentisi) gibi arz dengesizlikleri söz konusu olabilecek. Muhtemelen Yunanistan’ın Euro bölgesinde kalınması üzerine tartışılıp ara bir formülle özel üyelik ya da bir müddet drahmi ’ye geri dönüş ihtimalleri planlanacaktır.
Cevdet YILMAZ ylmzcvdt@gmail.com
Mali Müşavir – Denetçi