Dolar 34,7510
Euro 36,5219
Altın 2.951,38
BİST 9.878,67
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Mersin 14°C
Çok Bulutlu
Mersin
14°C
Çok Bulutlu
Çar 18°C
Per 19°C
Cum 20°C
Cts 19°C

Hangi Avrupa’da Hangi Türkiye?

1 Ağustos 2015 13:19
393
A+
A-

metehan-hangi-avrupada-hangi-turkiye

Hangi Avrupa’da Hangi Türkiye ?

1963 AET Antlaşmasından günümüze, resmi olarak  AB’de yer alma çabasında bulunan bir Türkiye’nin dönemsel olarak izlediği dış politika stratejisi ve rejimsel hareketliliği entegrasyona dahil olma anlamında bir çok sefer handikap yaratmıştır. Tarihsel sürece baktığımızda da Avrupa’ya yönelik oluşturulan dış politikada herhangi bir  tutardan söz etmemiz imkansız. Değişen iktidarlar ile birlikte değişen stratejiler; her seferinde uygulanan  “ sil baştan” metodu, ülkeyi küreselleşen siyasi arenada bir ileri iki geri, hatta üç geri götürmüştür.  Bu kadar yıldır içinde olmak istediğimiz Avrupa Birliği, Türkiye’ye karşı siyasi ve ekonomik entegrasyon formatının dışında uzun bir zaman dilimine yayılmış “ tarihsel öç alma ” projesini hayata geçirmiştir.

Milli mücadele döneminde, Lozan’da, Çanakkale’de ve bağımsızlığa giden her yolda bertaraf ettiğimiz emperyalist devletlerin oluşturduğu bir birliğe dahil olma isteği, hangi anlayışın ürünüdür? Tartışılır. Akıllara Atatürk devrimlerinin batı yönlü olması, böyle bir oluşuma dahil olmayı işaret edip etmediği sorusunu getirebilir. Lakin Atatürk, devrimlerinde batının çağdaş akımını alarak kendi milli kültürümüze homojen ve aslını bozmayacak bir şekilde uygulamıştır. Ulu Önder’in söylemlerine baktığımız da Türk kültür ve medeniyetine ne kadar önem verdiği fakat bu kültürün gelişmesinin ve baki kalmasının ancak çağdaş akımlarla desteklendiği zaman anlam kazanacağına vurgu yaptığı açıkça görülmektedir.

Atatürk demiştir ki ;

 “Biz Batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi kendi bünyemize uygun bulduğumuz için dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz.”1923

AB’ nin yıllardır bize dayattığı koşullara baktığımızda Türk kültürünü ve milli benlik anlayışını zaman içerisinde asimile etme çabasından başka bir şey değildir. Çünkü bu kültürü bölgesel olarak kendi yarattıkları emperyalist projelere bir tehdit olarak görmüşlerdir. Silah ve kanla parçalayamadıkları, yok edemedikleri bir milleti küreselleşme ve bölgesel birlik yalanına dahil ederek yok etme çabası içerisindedirler.  Çok fazla uzağa gitmeye gerek yok; Amerika’nın, Sovyetler Birliğini bir kola bir hamburger ile nasıl yıktığına tüm dünya şahit olmuştur.

Bu birliğe dahil olmadığımız halde; ülkemizde üretilen bir çok ürüne AB standartı zorunluluğu getirildi. Ambalajların üstlerinde “ AB tarafından onaylanmıştır.” ibarelerini okur olduk. Hani bir zamanlar Türkiye’yi harita üzerinde paylaşıp, işgal eden Avrupa’dan bahsediyorum. Şimdi evimizin içerisine kadar girdiler. Gece başımızı koyup yatacağımız yastığın AB standartlarına uygun olup olmadığını merak eder hale geldik neredeyse? Yalan mı?  Son derece gerçekçi! Kendilerini otorite olarak kabul ettirme stratejisini başarılı bir şekilde hayata geçirdiler.

 

 Hangi Avrupa mı?

*   “24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü” olarak ilan etmesini içeren tasarıyı onaylayan Avrupa!

* Türkiye’ye karşı bütün terör gruplarını destekleyip, yardım eden Avrupa!

* 2012 de İtalyan Senatosu Başkan Vekili Emma Bonino’nun “Avrupa olarak iç gündeme bağlı kısa vadeli vizyon ve yanlış hesaplar sonucunda Türkiye’ye karşı yükümlülüklerimize ihanet ettik.” dediği bir Avrupa!

*  Türkiye’nin “ laiklik “ ilkesine olması gerekenin dışında bir anlam kazandırarak, milletin dini algısını yok etmek isteyen Avrupa!

* Avusturya’nın kırsal kesimlerinde çocukların “Es ist schon dunkel. Türken kommen. Türken kommen” (“Hava çoktan karardı. Türkler geliyor. Türkler geliyor.”) diye tekerleme söylediği Avrupa !

* Almancada hileli anlamına gelen “getürkt” (Türkleştirilmiş) kelimesi kullanan Avrupa!

* Fransızcada “ Turc” kelimesi eskiden C’est un vrai Turc (“Tam bir Türk”) vb. deyimlerde kaba ve acımasız insanları belirtmek için Türklere hakaret eden Avrupa!

* Bir İspanyol’un herhangi biriyle ilgili küçük düşürücü bir yorum yapmak istediğinde “turco” dediği Avrupa!

* İtalyancada “bestemmia come un Turco” (“Türk gibi küfretmek”) ve “puzza come un Turco” (“Türk gibi pis kokmak”) deyimlerini kullandığı Avrupa!

* Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde askerlere uygun adım yürüme eğitimi verilirken söyletilen “En iyi Türk, ölü Türk” sloganı söyleten Avrupa!

*16. yüzyılda Türk düşmanlığıyla alakalı tüm Avrupa’da 2500 civarında (1000’den fazlası Almanya’da) kitap basılan, bu kitaplarda özellikle “kana susamış Türk” imajı okurların kafasına sokulmaya çalışılan, hatta 1480-1610 yılları arasında Amerika’nın keşfi ile ilgili olan kitap sayısının iki katı kadar kitap Türk düşmanlığı için yazan Avrupa!

* Fransız filozof Voltaire’in  Osmanlı- Rus savaşında Rus Çariçesi 2.Katerinaya yazdığı mektubun bir kısmında “Yüce majesteleri, Türkleri öldürerek bana yeniden hayat veriyorsunuz. Siz Avrupa’nın gücünü aldınız. Türk dilini ve onu konuşanları Avrupa’dan sürmek gerek… İnsanlığın iki büyük baş belası var: Birincisi veba, ikincisi Türkler…
(…) Hümanizm ilkem olmasaydı, Türklerin hepsinin kökünün kazınmasını görmek isterdim.
Ben en azından birkaç Türk’ün öldürülmesine katkıda bulunmak isterdim.
Gerçi bu benim hoşgörü ilkeme uymuyor, ama insanlar çekilişlerle yoğrulmuştur…”
Prusya Kralı’na yazdığı mektupta ise “Yunanistan’a zulmeden Türklerden her zaman nefret edeceğim. Ne barbar şeyler! Onlara 60 yıldır Cenevre saatleri satıyoruz, ancak hâlâ bunlarla ne yapacaklarını bilmiyorlar. Saatleri nasıl kuracaklarını bile bilmiyorlar” yazdığı Avrupa!

* Alman filozof Friedrich Engels’in;
“Avrupa’nın en güzel toprakları ayak takımının egemenliğinden kurtarılacaktır.
Avrupa Türkiye’sinde Yunan Slav kent soylu sınıfının etki ve zenginliği sürekli artmakta, Türkler her geçen gün gerilemekte.
Zaten Türkler devleti ve asker gücünü ellerinde tutmasalardı çoktan yok olup giderlerdi. Türklerin sahip oldukları -uygarlığı engelleyen- bu tekel ve güç artık güçsüzlüğe dönüşecektir. İşin doğrusu, Türklerin ortadan kaldırılmaları gerekir.” fikrinde olduğu Avrupa!

Aslında daha sayısız örnek verilebilir..  Türk milleti olarak belki de Avrupa’nın sadece vitrinine bakıp aldanıyoruz ve onlar da bizi iyi tanıdıkları için oyunu üzerimize bu şekilde kurmuş durumdalar. Tarihi ve geçmişteki siyasi hamleleri iyi analiz edebilirsek; günümüzdeki ve gelecekteki politik stratejilerimiz daha doğru ve güvenilir olabilir.

“ Hangi Türkiye? ” sorusuna gelince..

Buna verilebilecek bir tek yanıt vardır ve onu da Ulu Önder Atatürk söylemiştir;

“ “Vatanımıza ve bağımsızlığımıza göz dikenlere yalnız askerî yönden üstün gelmek yeterli değildir. Memleketimiz hakkında saldırgan emeller besleyecek olanların her türlü ümitlerini kıracak şekilde siyasî, idarî ve ekonomik yönden kuvvetli olmak gerekir… Kurtuluş ve bağımsızlık için yaptığımız mücadeleyi tamamlamak ve Yüce Allah’ın milletimize yaradılıştan verdiği beceri ve yetenekleri en üst düzeyde geliştirmek ve memleketimize bağışladığı bütün kuvvet ve servet kaynaklarını kullanarak en iyi biçimde faydalanmak suretiyle güçsüzlük nedenlerimizi ortadan kaldırmak için bundan böyle hiçbir fırsat ve zamanı boş harcamayarak çalışmaya mecburuz…”     dediği  Türkiye!

Metehan ÖZKÜN

ozkun.m@hotmail.com

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
8 Mart 2022 11:57
26 Kasım 2019 19:30
3 Aralık 2015 11:33
23 Kasım 2015 12:34
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.